Çağımız ayrılık ve gurbet çağıdır. Birçok insan doğup büyüdüğü yerleri terör, işsizlik, kan davası, ağır iklim koşulları, sağlık problemleri, eğitim planları ve buna benzer sebeplerle terketmiştir. İş kaygısıyla genellikle büyük şehirlere göç eden insanlar, gittikleri yerlerde sosyo-kültürel ve ekonomik problemlerle karşılaştığı gibi aynı zamanda bu problemlerin bir ölçüde kaynağı da olmuşlardır. Halen daha devam eden bu göç dalgası gurbet kültürünün de temelini teşkil etmiştir.
Gurbet psikolojisi ve sıla özlemi…
Her insanın doğduğu bir yer ve bir evi olduğu gibi herhangi bir Siyasi-Politik düşünceyi taşıyan yada savunan insan topluluğunun da bir evi, adresi ve çıkış noktası vardır.
Türk Siyasi hayatında önemli bir yer tutan Ülkücüler de ağaç kovuğundan çıkmadığına göre yahut da ormanlarda yaşamadığına göre Ülkücülerin de bir yerleri yurtları ve içinde doğdukları bir yuvaları vardır.
Şeksiz ve şüphesiz diyebiliriz ki Ülkücülerin ana yurdu ve baba ocağı Ülkü Ocaklarıdır ve Milliyetçi Hareket Partisidir. Bunun lehinde yada aleyhinde fikir beyan etmek, konuşmak veya tartışmak bile gereksizdir, boşa zaman kaybıdır. Çünkü bahsini ettiğim kaskatı bir realitedir.
Fakat Türk Milliyetçiliğinin tarihi gelişim sürecinde özellikle de son yıllarda Ülkücülerin bir kısmı, çeşitli iç ve dış faktörlerin de etkisiyle, farklı siyasi partilere yada sivil toplum kuruluşlarına gitmeyi tercih etmişlerdir. MHP ve Ülkü Ocaklarından kopan ama farklı adresleri tercih etmeyip evine çekilen Ülkücülerin de sayısı az değildir. Üzülerek ifade etmeliyim ki bunlar da birer realitedir.
Bir diğer realite ise Hareketin geçmişi ve eski kopma-ayrılma ve bölünmeler dikkatlice incelendiğinde göze çarpacaktır. 20. Yüzyılda muzaffer olan Türk Milliyetçileri, ilk çeyreği bitmek üzere olan 21. Yüzyılda ne yazık ki ciddi bir başarı elde edememişlerdir. Bu da yetmezmiş gibi kaderin şu cilvesine bakın ki, 21. Asrın bir kesitinde Tarih, Türk Milliyetçilerinin bir kısmından ’’Gurbet ehli’’ diye bahsedecektir. Ama yaşanmış tecrübelerle sabittir ki; gidenler gittikleri yerin ne ev sahibi olabilmiş ne de misafir kalabilmişlerdir.
Şairin de çok veciz bir şekilde ifade ettiği gibi gidenler, gitmekle gitmiş olmazlar aslında… Nitekim öyle de olmuştur. Çünkü giden-kopan Ülküdaşlarımızın ağabeylerimizin Üç Hilalde gönlü, Milliyetçi-Ülkücü Harekette aklı, Teşkilatta ise anıları kalmıştır. Bedenin bir yerde ruhun ise bir başka yerde olması tam da bu olsa gerek.
Hülasa, gurbet… gurbet… gurbet…
Adım ve imanım gibi biliyorum ki ne gidenler mutlular ne de kalanlar…
Câmiamızdaki bu parçalanmışlık görüntüsü akıl ve vicdan sahibi Ülküdaşlarımızı çok üzmekte ve derin derin düşüncelere sevk etmektedir. Zira günümüzde Türk Ülkücülerinin bir çoğu yatağına kırgın akan ırmaklar gibidir.
Dünya müminin gurbetiyse, ki öyledir, MHP ve Ülkü Ocakları haricindeki tüm yapı-oluşum veya organizasyonlar da Ülkücüler için gurbet içinde gurbettir bu yalan dünyada. Yani beterin de beteridir.
Son zamanlarda yaşananlar ve karşımızda duran mevcut tablo, o meşhur acıklı türkünün acı acı sözlerini getiriyor akıllara;
’’Asr-ı gurbet harap etti köyümü
Bülbül gitmiş baykuş konmuş gel hele
Ben ağayım ben paşayım diyenler
Kapıları kitlemişler gel hele gel hele
Bir ev burda bir ev karşıda kalmış
Hele bakın bizim komşular ne olmuş?
Kırk senelik ağaç kurumuş kalmış
Bizim köy tanınmıyor gel hele gel hele.
Ceylanlara su vermeyen pınarın
Taşlarına baykuş yuva yapmış gel hele gel hele…’’
Her şeye rağmen, viran edilen-ettirilen köyümüzü tekrar bayındır ve mâmur hale getireceğiz. Her ne sebeple olursa olsun, dünyanın dört bir yanına savrulan köylülerimizi yine ve yeniden köyümüzde buluşturacağız.
Çünkü kendisi gibi düşünen insanları yani yanı başındaki Ülküdaşlarını bile birleştirmeyen ya da birleştiremeyen bir Siyasal Hareketin, dünya Türklüğünün birliğini ifade eden Turan İdealini gerçekleştirmesi bir yana, bundan bahsetmesinin bile hiçbir kıymet-i harbiyesi ve inandırıcılığı olmayacaktır.
Gurbet ayrılıktır. Ayrılık ise Psikoloji Biliminin söylediğine göre insan ruhuna ızdırap vermektedir. Onun için gurbet yerini vuslata terketmeli, umutlar Ülkü ile birleşmelidir.
Her şey aslına rücû eder. Onun için birleşmenin ve birleşerek dirilmenin adresi Milliyetçi-Ülkücü Hareketin Kurumları ve Sancağının gölgesi olmalıdır.
Bir gün, gök çökmeden yer yarılmadan ve Tanrı Dağında atalar huzuruna varıp diz vurmadan evvel ama bir gün mutlaka, bütün dünya Ülkücüleri tek bir bayrağın altında, bir Liderin buyruğunda birleşecektir. Ve böylelikle de Asr-ı Gurbet sona erecektir.
Başarının sırrı inanmaktır.
Onur ERSANÇMIŞ
Kars Ülkü Ocakları Eski İl Başkanı