Türkiye Afrika, Avrupa, Asya ve Arabistan kıtaları gibi 3,5 kıtanın birleştiği bir kavşak ülkesidir. Türkiye, Bu coğrafi konumu ile bu kıtalar arasında her anlamda bir köprüdür.
Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve Körfez bölge ülkelerini birbirine bağlayan konumu, üç tarafı denizlerle çevrili ve bu denizleri bağlayan İstanbul ve Çanakkale boğazları, tarih boyunca yukarıdaki kıtalar arasında farklı kültür ve medeniyetlerin geçiş bölgesi olan Ülkemiz; jeopolitik, jeostratejik açıdan çok önemli bir coğrafi konuma sahiptir.
Herkes dünya haritasına bir baksın; böyle bir konumda başka bir dünya ülkesi var mı? Dünyada bu coğrafi konuma sahip başka bir ülke yoktur. Bu nedenle ABD, AB ülkeleri ve Rusya ikili ilişkilerde mecburen ülkemize karşı özel bir önem vermişlerdir.
Ülkemiz bu coğrafi konumu yanında; Su zengini bir ülke. 600 üzerinde akarsu havzası olan, Bor, linyit, boksit, demir, fosfat, bakır ve krom gibi maden yatakları bakımından zengin. Dünya bor rezervinin %73 ü ülkemizde,
Yeterli tarım alanı ve farklı coğrafi bölgeleri ile her tür tarım ürünü yetiştirme iklimine ve toprağına sahip olan,
Doğal ve tarihi değerleriyle önemli bir turizm ülkesi konumunda, Ömrü azalan fosil yakıtlara alternatif yenilenebilir enerji kaynakları bakımından Avrupa’nın en zengin ülkesiyiz.
Adama sorarlar, bu önemli coğrafi konum ve zengin doğal kaynakları olan ülke Avrupa ülkeleri arasında yeri nedir. Fert başına düşen milli gelirde sonuncu, enflasyonda birinci. Sebep bu ülkeyi iyi yönetemeyen siyasetçiler. Bu ülke bu sonucu hak etmiyor. Siyaset yolsuzluk ve hırsızlık için yapılmamalıdır. Söz konusu vatansa gerisi teferruattır ahlakı ve onuru ile yapılmalıdır.
Ülkemiz Avrupa’nın Rusya dan sonra en büyük yüzölçümüne sahiptir. Tarım alanları ve yeraltı ve yerüstü kaynakları ile Avrupa ülkelerinden daha zenginiz. Ama bu coğrafyaya laik bir kalkınma modeli oluşturamamışız.
O halde ne yapmalıyız;
1. Demokratik Cumhuriyet sistemi tüm kurumları halk için var olmalı.
2. Ekonomik, bilimsel, teknolojik yönden gelişmek için planlı bir kalkınma modeli oluşturmalı.
3. Türkiye her alanda yetişmiş insan gücünden ve bilim adamlarından yararlanmalı. Siyasî otorite ben bilirim, ben yaparım gibi bir takım ön yargı ve iddialardan vazgeçmelidir. İş ehline verilmelidir. Ehliyetli kadrolarla işler yürütülmelidir. Bilimsel ve akılcı bir temeli esas alan yönetim ve yöneticilerle Türkiye her alanda gelişebilecektir.
4.Siyasî kısır çekişmelerden vazgeçmeli, ülkenin önünü açacak projeler geliştirmeli
5.Uluslararası ilişki ve diplomaside ülke menfaatini öne alan kararlı ve istikrarlı bir siyaset izlenmelidir. Suriye, Mısır yanlış karaları gibi olmamalı.
6.Ülkenin gelişme ve kalkınmasında önemli olan araştırma geliştirme çalışmaları (AR-GE)na önemsemeli ve yeterli bütçe ayırmalıdır. Tarım Hollanda mucizesinde olduğu gibi. Hollanda da bu mucizenin en önemli ayaklarından biri AR-GE çalışmalarının yapıldığı üniversitelerdir. Üniversitelerdeki araştırmalar, üretici-devlet-özel sektör ortaklığı ile destekleniyor. Hollandalılar bu işbirliğine, ‘’ Başarıyı sağlayan altın üçgen’’ adını vermişler. Yoksa bir tarım ülkesi olan ülkemizde vatandaş çoğunluğu alamadığı için yeterli et, sebze ve meyve ile beslenemeyecek bir duruma düşer. Bir zamanlar önemsemediğimiz soğan bile tanesi(ortalama büyüklük) 10 TL olur.
7. Seçime gittiğimiz bir yılda siyasete soyunanlara tavsiyem, geçmiş kötü örnekleri değil bu zengin ve önemli bir coğrafi konumu olan ülkeyi ileriye taşıyacak siyasetçiler olarak tarihe geçmelidirler. Bu anlamda Büyük Önder Atatürk tüm dünyaya örnek olmuştur. Size de örnek olmalıdır. Hırsızlıkla, yolsuzlukla ve kavgayla hiçbir kimse örnek olamaz.