Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon için hükümete verilen yetkinin süresi 13 ay uzatıldı. Konuyla ilgili başbakanlık tezkeresi, Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildi. Tezkereye, Ak Parti, CHP ve MHP kabul oyu verirken, HDP karşı oy kullandı.
Tezkere oylaması öncesi Milliyetçi Hareket Partisi adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Günal, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin IŞİD, PKK ve DAEŞ terörüyle ilgili sözlerini hatırlatarak, “Elbette IŞİD büyük bir tehdittir ve mutlaka tepelenmeli, çok acil başı ezilmelidir. Ancak PKK, PYD, YPG de aynı derecede, belki de daha fazla ölçüde Türkiye'nin başına ve çevresine çöreklenmiş bir musibetin farklı isimleridir. IŞİD'le mücadele ederken PKK, PYD'ye yol verilmesi ve alan açılması sözde büyük kürdistanın batı kısmını ikmal edecektir. Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün vazgeçilmezliği ve tüm terör gruplarının bölgeden temizlenmesi yegâne öncelik olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Halkların Demokratik Partisi İstanbul milletvekili Ayhan Bilgen, Lozan'ın tartışılabileceğini belirterek, “Ama işinize geldiğinde tarihi tarihçilere bırakmaktan yana olup sonra Lozan'la ilgili başka birtakım düzenlemelerin de arkasına sığınırken öbür taraftan bunu bir gündem değiştirme aracı hâline getiriyorsanız o zaman saygınlığınız tartışılır, başka bir şey değil. Çünkü, iki ay önce, Lozan'ın yıl dönümünde Lozan'la ilgili başka ifadeler kullanıp bugün Lozan'la ilgili başka bir tartışma açıyorsanız aslında niyetiniz ciddi bir yüzleşme açmak, başlatmak değil, başka tartışmaları örtmek olarak yorumlanır” şeklinde konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ardahan milletvekili Öztürk Yılmaz, şunları kaydetti:
“Türkiye, Suriye'yle ve Irak'la son bir yıldır mücadele etmeye başladığında, özellikle terörle mücadele konusunda şartlar ciddi manada değişti. Her şeyden önce Orta Doğu son bir yılda daha fazla kanadı, sınırlar Orta Doğu'da yeniden çiziliyor, yeni ittifaklar kuruluyor, etnik ve mezhep yapısına bağlı olarak defakto devletçikler ortaya çıkıyor, tanınmamış devletçikler. Esasen bu coğrafyada ne doğal sınırlar ne de bu sınırların içerisindeki halklar gerçek manada homojen. Bu noktada Orta Doğu bir geçiş süreci yaşıyor ve bu geçiş sürecinin uzunca bir süre alacağını bilmeliyiz. Bu bölgedeki değişimi doğru anlayanlar, bu bölgedeki değişimi doğru yönetenler, bu bölgedeki değişime öncülük edenler, strateji belirleyenler gerçekten kazanıyorlar ama değişimin arkasından sürüklenenler, ona taşeronluk edenler kaybediyorlar.”