Kars'ın Sarıkamış ilçesi Handere köyünde hayvancılıkla geçimini sağlayan Nurullah-Filiz Çelik çiftinin üç çocuğundan biri olan 8 yaşındaki Yunus Emre Çelik, oyundan dönerken, köyüne araştırma yapmaya gelen yönetmen Mustafa Karadeniz ve ekibiyle karşılaştı.
Hayatında ilk kez gördüğü kamera için "Bu ne işe yarıyor" diye soran ve sonrasında yönetmenin teklifiyle ekibe dahil olan Yunus, soğuk havada ve tipi altında canlandırdığı rolüyle başrol oyuncularından olmayı başardı.
Çelik'in rol aldığı "Çınar" filmi Türkiye'nin "Oscar"ı olarak adlandırılan 55. Uluslararası Antalya Film Festivali'nde "Altın Portakal"a aday gösterildi ve yabancı filmlerle yarıştı.
Ailesiyle Handere köyünde yaşayan Yunus Emre Çelik, oynadığı film sayesinde ilk kez Kars'ın dışında bir şehre gitmenin heyecanını da yaşadı. Çelik, filmini ise Antalya'daki festivalde ilk kez izledi.
Los Angeles'ta Paramount Stüdyoları'ndaki bir etkinliğin kapanış filmi olarak da gösterilen ve 250'si Amerikalı 300 kişinin izlediği "Çınar" filmi, hikayesiyle izleyicileri duygulandırdı.
"Bazen televizyonu açıyordum, acaba yayınlanır mı diye"
Yunus Emre Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gizlice kendisinden üç yaş büyük ağabeyinin pantolonunu giyerek top oynamaya gittiğini, eve dönüşte ise köye gelen yönetmen ve ekibiyle tanıştığını anlattı.
"Filmde oynamak ister misin?" dediler. Başarılı olamam diye tereddüt ettim." diyen Çelik, filmdeki karakterini gerçekmiş gibi yaşadığını belirtti. Çelik, "Gerçek annem gibiydi, bacağımı felç gibi hissediyordum. Babam zor hayatın içinde para kazanıyor, annem sırtında beni okula götürüyordu." ifadelerini kullandı.
Çekimler sırasındaki zor koşullara işaret eden, soğuktan ağladığını aktaran Çelik, "Çekimler bittikten sonra 'Acaba beni ne zaman çağıracaklar' diye bekliyordum. Bazen televizyonu açıyordum, acaba yayınlanır mı' diye. Sonra annemin telefonu çaldı, Antalya'ya davet ettiler. Oynadığım filmi ilk kez burada izledim farklı bir duygu. Ben de büyüyünce yönetmen olmak istiyorum. Yarışmayı kazanacak mıyız çok heyecanlıyım." diye konuştu.
Babası Nurullah Çelik de ağabeyinin büyük siyah pantolonunu giyerek, top oynamaya giden Yunus'un yönetmenin ilgisini çekmiş olmasını kader olarak niteledi.
Filmde anlatılanın aslında gerçek hayatları olduğunu vurgulayan Çelik, oğlunun oynadığı rolün insanları etkilediğini, izlerken çok duygulandığını belirtti. Çelik, oğlunu ünlü bir oyuncu olarak hayal ettiğini de söyledi.
"Engellilere ışık olmak istedim"
Engelli bireylere ve onların anne, babalarına ışık olabilmek için kendi hikayesini "Çınar" filmiyle sinemaya taşıyan yönetmen Mustafa Karadeniz ise filmi zor şartlarda çektiklerini anlattı.
Sıfır altında 45 derecede 45 gün süren çalışmada rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan oyuncular olduğunu dile getiren Karadeniz, şunları kaydetti:
"Çınar filminden iyi tepkiler aldık. Sinemanın dili, dini, ırkı yok. Evrensel bir dil. Başrol oyuncularından üçü dışında tamamı köydendi. Oyuncu seçmek için 21 köy dolaştık. Son Handere köyünde 8 yaşındaki Yusuf'la tanıştık. Çok yetenekli bir çocuk. Kamerayı ilk defa sette gördü. 'Ağabey ne işe yarıyor?' dedi. Seni bununla görüntüleyeceğiz, sonra televizyonlarda, sinemada kendini göreceksin dedim. Çok mutluyuz. Yunus ailesinin gurur kaynağı oldu. Kars dışında ilk defa bir şehir gördü. Yurt dışına da götüreceğiz."