Kars’ta doğup büyüyen ve babasının baskısından kaçmak için 16 yaşında gizlice hayvan yüklü bir kamyonetin arkasına atlayıp yollara düşen ve Eskişehir'e gelen Selahattin Arslanbenzer, şu anda 12 ayrı yerde sahip olduğu balıkçı dükkânlarıyla, Eskişehir’de sektörün en önde gelen isimlerinden biri olarak anılıyor.
Eskişehir balıkçılık piyasasının öncülerinden olan Selahattin Arslanbenzer’in, filmlere konu olacak cinsten bir hayat hikâyesi var. 1967 yılında Kars’ın Merkezkarakale Köyü’nde dünyaya gelen Arslanbenzer, babasının yıllar önce annesinin üzerine bir kuma getirmesi sonrasında evde sürekli kavgalar yaşandığını belirtti. Babası tarafından hem kendisinin hem de annesinin dışlandığını ifade eden Selahattin Arslanbenzer, bir gün hayvan yüklü bir kamyonetin arkasına atlayarak varış yerini bilmediği bir yolculuğa çıktı. Kamyonetin son durağı Eskişehir oldu. Burada bir süre çeşitli işlerle uğraştıktan sonra balık ticaretinin kârlı olduğunu keşfeden Arslanbenzer, henüz 17 yaşında balık alıp satmaya başladı. Diğer balıkçıların tüm baskı ve sindirme çabalarına rağmen ihalelere girip işlerini büyüten Arslanbenzer, ticari zekâsı sayesinde sıfırdan zenginliğe kavuştu. Kendisine ve annesine kötü davranmasına rağmen yıllar sonra babasını ve üvey annesini de Eskişehir’e getiren Arslanbenzer, vefası ile de çevresindekilerin takdirini topladı. Üniversite okumamış olsa da ilham veren hayat hikâyesi ve ticari başarıları sayesinde, konuşmacı olarak, Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü tarafından bir seminere bile davet edildi. Geleceğe dair umutları azalan gençlere mesaj vermeyi de ihmal etmeyen Arslanbenzer, “İnsan, azmini hiçbir zaman kaybetmemeli ve her gece yattığında yarın ne yapacağını düşünmeli” dedi.
“Hayvan yüklü bir kamyonetle gizlice köyden kaçtım”
Selahattin Arslanbenzer, annesi sağken babasının ikinci bir hanımla evlenmesinin evde huzursuzluklara neden olduğunu söyledi. Eziyet, hakaret ve dışlamalara dayanamayıp kendine bir çıkış yolu aramaya başlayan Arslanbenzer, “Bir gün köyümüzün tüccarı hayvanlarını sattı. Hayvanlar kamyona yüklendi, kamyon yola çıkacakken arkadan gizlice kamyonun içine bindim. ‘Buradan gideyim de nereye gidersem gideyim’ diye bu zulümden nasıl kaçıp kurtulabileceğimi düşünürken bunu yaptım. Kars’tan Erzurum’a gidene kadar o şekilde yolculuk ettim. Şoför, hayvanları kontrol etmek için beni görünce bir güzel patakladı. Ben de yalvarıp yakardım, ‘babam beni çok dövüyor, ne olursun beni götür’ dedim. Araba Eskişehir’e geliyordu. Beni burada bir hayvan çiftliğine yerleştirdi. Hayvanlara bakmamı, onlara yem ve saman vermemi söyledi. Baktım ki baba zulmünden kaçıp ikinci bir zulme yakalanacağım, oradan da ayrıldım” diyerek macerasının nasıl başladığını paylaştı.
“Annemi buraya getirmem gerekiyordu”
Hiç bilmediği bir şehre geldiği için ilk başlarda zorluk çektiğini söyleyen Arslanbenzer, nasıl hayatta kaldığını anlattı. Bir süpermarketin içinde boşta bir temizlik fırçası gördüğünü ve bunu alıp etrafı süpürmeye başladığını söyleyen Arslanbenzer, çalışanlar yemeğe gidince onların peşine takılıp yemek yediğini ifade etti. Arslanbenzer, sürecin devamını şu sözlerle aktardı:
“Birkaç gün sonra patronun dikkatini çektim. Patron benimle konuştu, durumumu sordu ve beni reyon görevlisi olarak işe aldı. Ardından, Eskişehir’e geldikten üç ay sonra annemi almak için köye gittim. Annemle Eskişehir’de bir bodrum katında kalmaya başladık. 17 yaşıma kadar o markette çalışmaya devam ettim.”
“Ticaret yapma fikri her zaman aklımdaydı”
O zamanlardan beri etrafta satılan balıklara ilgi duyduğunu belirten Selahattin Arslanbenzer, gün içinde değişen fiyatların kendisini şaşırttığını söyledi. Sabah bir lira, öğlen 75 kuruş, akşam 50 kuruşa satılan balıkları görünce “ben de bu işi yapabilirim, bu zekâ bende var” diyen Arslanbenzer, o an ticarete atılmaya karar verdiğini ifade etti. O dönemler pek parası olmadığını kaydeden Karslı balıkçı, “Şehirlerarası yolcu otobüsüyle Bursa’ya gidip denizcilerden balık alıyordum. Aldığım balıkları poşete koyup otobüsün altında Eskişehir’e getirip satıyordum. Bu iş sayesinde, daha önce on günde kazandığım parayı bir günde kazanmaya başladım. Bu sefer diğer balıkçılar beni ezebilmek için dayağa, hakarete başvurdular. Sopa yememe ve hakaret işitmeme rağmen bu işi bırakmayacağımı onlara söyledim. Bu şekilde ticarete atılmış oldum” diyerek ilk büyük adımını nasıl attığını anlattı.
17 yaşında ihaleye katılıp tezgâh sahibi oldu
Bozüyük’te 1990 yılında bir balık ihalesine katılan Selahattin Arslanbenzer, 17 yaşında olduğu için dönemin belediye başkanının kendisine destek olduğunu söyledi. İhaleye çıkarılan 12 tezgâhtan bir tanesini almayı başaran Arslanbenzer, Eskişehir’de balık sektörünün öncülerinden olma yolunda önemli bir aşama kaydetmiş oldu. O zamanlar sektörün birkaç kişinin tekelinde olduğunu belirten 53 yaşındaki Arslanbenzer, bu durumdan rahatsız olan denizcilerin de sempatisini kazandığını söyledi. Arslanbenzer, “Eskişehir’de balıkçılığa hâkim olanlar, diğer kesimleri yıldırmıştı. Tüm sektör bu adamların tekeline geçmişti, denizciler bunları sevmiyorlardı. En sonunda bir dükkânın ihalesini belediye başkanı sayesinde aldım. Sonra çalışmalara başladık, balık almak için yola çıktım. Denizdeki balıkçılar da diğerlerine esir olmamak için beni desteklediler. Gemi sahipleri bana ilk birkaç ay, yarı fiyatına balık sattı. Çünkü diğerlerine karşı ayakta kalmamı istiyorlardı. Ben de balıkları diğerlerine göre çok daha ucuza satmaya başladım. Herkes benim tezgâhımdan alışveriş yapmaya başladı. Bu sefer diğer balıkçılar benimle iş birliği yapmak istedi ama kabul etmedim tabii” diyerek yaşananları özetledi.
“Eskişehir’in her yerinde dükkânım var”
Şu anda Eskişehir’de toplam 12 tane balık tezgâhı olduğunu söyleyen Selahattin Arslanbenzer, işini çok sevdiğini belirtti. Merkezi Taşbaşı olmak üzere Çamlıca, Ertuğrulgazi, Vişnelik, Sütlüce gibi pek çok yerde balık tezgâhları bulunduğunu aktaran Arslanbenzer, “Birçok yerde çalışıyoruz. Hâlâ balık tedarik etmek için yollara düşüyorum. Şoförüm ve alım satım müdürüm benimle gelse de aldığım balığı kendi gözümle görmek istiyorum. Bu mala emek vererek satış yapmam gerekiyor. Karadeniz’de, Bursa’da, Antalya’da alışveriş yapıyoruz. Haftada bir gün istirahat yapmak için evde kaldığım zaman sürekli telefonum çalıyor. Eşim rahatsız olmasın diye başka bir odaya geçmek zorunda kalıyorum. Bizim sektörde kesinlikle çalışacaksın. Rahat etmek istersen hayatın boyunca bir adım ilerleyemezsin. Başarılı olmak için çalışmak zorundasın. İşini azimle ve severek yapmak gerekiyor. Ben bu şekilde çalışıyorum. Allah bana ömür verdiği sürece balıkçılıktan başka bir iş yapmayı da düşünmüyorum” dedi.
“Yeni nesil tembellik ediyor”
Zamanında babasının ona eziyet etmesinin, kendisinin iş adamı olmasını sağladığını söyleyen Selahattin Arslanbenzer, şimdiki gençlerin durumundan da söz etti. Gençlere mesaj vererek sözlerini tamamlayan Arslanbenzer, şöyle konuştu:
“Şu anda 22 yaşındaki kızımı öperek uyandırıyorum. Eşim, 28 yaşındaki oğlumuz için, ‘bırak birazcık daha yatsın’ diyor. Bir insanda hırs ve azim olmalı. Şu anki gençlikte bunu göremiyorum. İş yok diyorlar, nasıl iş yok? İş beğenmemezlik var. İnsan, gece yatmadan önce sabah yapacağı işi planlamalı ve çok çalışmalı.”