Türkiye’de ve dünyada hayata geçirdiği santral projeleriyle dikkat çeken Energo – PRO, yeni dönemde iki HES projesini devreye almaya hazırlanıyor. Dünya çapında ulaştıkları kurulu gücün 863 MW olduğunu söyleyen Energo - PRO Genel Müdürü Celal Kozumali, “Bugün, Türkiye’de işletmede bulunan santrallerimizle yıllık 619 GWh enerji üretiyoruz. Bu üretimimizle yıllık yaklaşık 205 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılıyoruz. İnşaat aşamasında bulunan projelerimiz faaliyete geçtikten sonra ilave olarak 1227 GWh üretimimizle yıllık 405 bin hanenin elektriğini karşılıyor olacağız.” dedi. Kozumali, merak ettiğimiz soruları yanıtladı.
Enerji yatırımcısı kimliğiniz ile 6 ülkede faaliyet gösteriyorsunuz. Öncelikle enerji piyasaları ve yatırım olanakları açısından Türkiye pazarını değerlendirebilir misiniz?
Türkiye, sürdürülebilir kaynakları ve konumu ile enerji sektörü için oldukça önemli bir ülke. Türkiye’de yenilenebilir enerji sektörünün gelişme potansiyeli çok yüksek. Yenilenebilir enerji yatırımlarının çoğalması, ekonomik büyümenin yanında yeni teknolojilerin geliştirilmesine ve yeni iş alanlarının oluşmasına yol açacaktır. Yenilenebilir enerjinin küresel ölçekteki gelişimine paralel olarak ülkemizdeki gelişimi, uygulanan teşvik politikalarının da etkisiyle hız kazandı. Bu alana yönelik mevzuatın geliştirilmesi ile hızlı bir genişleme sürecine girildi. 2019 yılında da bu hareketliliğin devam edeceğini öngörüyoruz.
Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının hepsi için ayrı bir teşvik söz konusu. Özellikle doğal su kaynakları, depolanabilmesi sebebiyle enerji üretimi açısından diğer yenilenebilir enerji kaynakları karşısında önemli bir yer edinmiş durumda. Doğal su kaynakları depolanarak planlanan tarihlerde elektrik üretimi gerçekleştirilebilir ve bunun yanında tarımsal sulama açısından büyük faydalar sağlanabilir. Su kaynaklarının enerji ve sulama alanında kullanımı ile ilgili olarak YEKDEM mekanizmasında önemli ve öncelikli teşviklere ihtiyaç var. Diğer yenilenebilir enerji kaynakları teknolojinin gelişmesi ile beraber kendi avantajını oluşturabilecek durumda. Sektörün ve ülkenin gelişimi adına bu sürecin uygun yatırımlara fırsat verecek şekilde yeniden düzenlenmesi ve sürenin uzatılması ülke açısından çok önemli bir adım olacaktır.
Türkiye’de enerji üretiminde verileri dikkate aldığımızda 2018 yılı içerisinde günlük ortalama 947.952.610 kwh elektrik üretildiğini görüyoruz. Bu kapsamda yerli kaynaktan üretim %48,97 oranlarındayken ithal kaynaktan üretim ise %51,03 oranlarında gerçekleşiyor. Bu yıla ilişkin beklentimiz de bu yönde seyrediyor. Yapacağımız yatırımlarda önemli olan yerli kaynak üretimlerini artırmak enerji sektöründeki firmaların genel hedefi olmalıdır.
Energo – PRO olarak tüm dünyada toplam 36 adet santraliniz ve 863 MW kurulu gücünüz bulunuyor. 2019 yılında yapmayı hedeflediğiniz enerji yatırımlarıyla toplam kapasitenizi ne kadar artırmayı planlıyorsunuz?
Energo-Pro, olarak tüm dünyadaki enerji santrallerimizin toplam kapasitesi 863 MW, yıllık elektrik üretimimiz ise 3 TWh’ın üzerinde seyrediyor. Türkiye’de Tokat ve Sivas illerinde, Reşadiye 1, Reşadiye 2 ve Reşadiye 3, Ankara ilinde; Hamzalı, Artvin ilinde ise Aralık Regülatörü ve HES olmak üzere toplam 5 adet hidroelektrik santralimiz bulunuyor. Bu projelerimize ek olarak, Kars ilinde Karakurt HES ve Muş ilinde Alpaslan 2 HES projelerimizin inşaatları devam ediyor. Toplam 280 MW kurulu güce sahip olan Alpaslan 2 projesi, özel sektörde Türkiye’nin en büyük göl alanına sahip olması ve bulunduğu bölgede ekonomik gelişmeye olan katkısıyla ülkemiz için çok önemli bir enerji yatırımı. Kars İlinde yer alan 99.5 MW kurulu güce sahip Karakurt projemiz ise Aras Nehri üzerindeki bölgenin en büyük ve en verimli projesi olma özelliği taşıyor. Alpaslan 2 projemizi 2020 yılında, Karakurt projemizi ise 2019 yılı sonunda faaliyete almayı hedefliyoruz.
Bugün, Türkiye’de işletmede bulunan santrallerimizle yıllık 619 GWh enerji üretiyoruz. Bu üretimimizle yıllık yaklaşık 205 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılıyoruz. İnşaat aşamasında bulunan projelerimiz faaliyete geçtikten sonra ilave olarak 1227 GWh üretimimizle yıllık 405 bin hanenin elektriğini karşılıyor olacağız. Toplam kapasitemize baktığımızda, 2020 yılı sonunda 610 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılamayı hedefliyoruz.
HES projelerinde verimlilik değerlerinin yüksek olması için nasıl bir mühendislik çalışması gerçekleştiriyorsunuz? Verimlilik değerlerinde türbinin etkisinden ve bu alanda gelişen teknolojilerden bahsedebilir misiniz?
Energo-Pro olarak bünyemizde bulunan türbin ve jeneratör üreticisi Litostroj Power ve araştırma, tasarım ve mühendislik çalışmalarına odaklanan şirketi Litostroj Engineering ile doğa dostu su türbinleri ve jeneratörleri üretiyoruz. Türbin ve jeneratörde bir asırlık tecrübemiz ile üretimde oldukça önemli bir seviyedeyiz, know-how transferi ile benzersiz bir teknoloji kullanıyoruz. Sürekli gerçekleştirdiğimiz test ve analizler doğrultusunda hassas ölçümlerle en üstün teknolojiyi hedefliyoruz. Müşterilerin talepleri doğrultusunda Ar-Ge çalışmalarımıza ağırlık vermeyi planlıyoruz. 2014 yılında türbin ve jeneratör üretimlerinde istenen seviyede verim, dayanıklılık ve uygun çözümler yaratmak amacıyla Avrupa fonu desteği ile Avrupa’nın en modern test laboratuvarını kurduk. Bu laboratuvarla türbin ve jeneratör üretim aşamalarındaki gerekli test ve analiz çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Türbin ve jeneratör dizaynlarını test edebilmek ise ayrı bir uzmanlık alanı gerektiriyor. Bu kapsamda da iyileştirici çözümler üretiyoruz. Energo-Pro’nun bir parçası olan Litostroj Türkiye olarak farkımız yurt dışında gerçekleştirilen üretimlerimizde olduğu gibi Türkiye’de de müşteriye özel çözümler sunmak. Türbin ve jeneratör üretimlerimizi bizzat yatırımını üstlendiğimiz projelerimizde deneyerek müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda edindiğimiz bilgi ile ürünlerimizde Ar-Ge çalışmalarımızı gerçekleştirip üstün teknoloji kalitesini yakalıyoruz.
Siz Türkiye’de türbin üretimi yapmak için yeni bir fabrika kurmaya hazırlanıyorsunuz. Bu fabrika ile sağlamak istediğiniz amaçları öğrenebilir miyiz?
Yakında Türkiye’nin başkentinde açılışını gerçekleştireceğimiz fabrikada müşterinin taleplerine uygun olarak, 100 yıllık birikim ve Ar-Ge faaliyetleri ile her zaman üstün kalitede hedeflediğimiz türbinler ve jeneratörler üreteceğiz. Türbinlerimiz yüzde 95 jeneratörlerimiz ise yüzde 97,5’a varan verimleri ile doğal kaynak kullanımlarında yeni bir çığır açacak. Eş zamanlı olarak yatırımcıların doğal yerli kaynakları kullanırken bir yandan yerli türbin ve jeneratör üretimlerini 5 yıllık garanti kapsamı ve üstün işletme bakım anlayışı ile erişebilme imkanını tüm enerji yatırımcılarına sunabileceğiz. Yatırımcı, santrali işletmeye aldığında her türlü bakım ve onarım çalışmasında en geç 48 saat içerisinde Türkiye’nin her noktasında müşterilerimizin yanında olacağız. Bu fabrika ile enerji sektöründe faaliyet gösteren her firmayı türbin ve jeneratör üretimleri ile desteklemeyi hedefliyoruz. Türkiye’de üreteceğimiz türbin ve jeneratörlerle HES yatırımlarını daha verimli kılmak isteyen ve yeni yatırım yapacak tüm firmaların Türkiye’nin neresinde olursa olsun yanlarında olacağız. En büyük amaçlarımızdan biri Türkiye’nin enerji sektöründe elektromekanik kapsamında dışa bağımlılığını minimuma indirmektir.
Ürettiğiniz türbin ve jeneratörleri sadece kendi projelerinizde mi kullanmak istiyorsunuz yoksa ihracat hedefleriniz olacak mı?
Öncelikli olarak ülkemize hizmet etme ve katkıda bulunma gayreti içinde olacağız. Ancak yurt içi ve yurt dışı talepler ve ihtiyaçlar doğrultusunda beklentilerimizin üzerinde bir potansiyele ulaşarak ihracat yapabilecek konuma gelmeyi hedefliyoruz. Öncelikle Kafkasya ülkelerine ardından Mısır ve Brezilya’ya açılma hedeflerimiz var. Türkiye pazarında ise yatırımcılarımız hem ülkemizde fabrikamızı hem de üretimlerimizi bizzat kullandığımız yatırımlarımızı görebilme ve kaliteyi yerinde test etme imkanı bulabileceklerdir. Yılın sonunda işletmeye geçecek olan Karakurt Barajı ve HES projemizde kendi ürettiğimiz türbin ve jeneratörleri kullanacağız. Yatırımcılarımıza hem fabrikada hem de bizzat üretim santralinde ürünlerimizi tanıma ve yakından inceleme fırsatı tanıyacağız.
Şu anda Muş ve Kars şehirlerinde hayata geçirmeyi planladığınız iki HES projeniz olacak. Öncelikle Kars projenizden detaylı bahsedebilir misiniz?
Kars İlinin Sarıkamış İlçesi’nde bulunan Karakurt Barajı ve HES projemiz, Aras Nehri üzerinde yer alıyor. Toplam kurulu gücü 99.5MW olan projemizin, yıllık üreteceği enerji miktarı 345 GWh civarında olacak. Karakurt projemiz ile Türkiye’de ilk kez asfalt çekirdekli kaya dolgu barajı inşa ediyor olacağız. Tüm bilgi ve birikimimizi katarak gerçekleştirdiğimiz asfalt çekirdekli kaya dolgu barajı ile Türkiye’de bu konuda patent alma yönünde çalışmalarımızı başlattık. Bu sayede sadece türbin ve jeneratör üretimlerimizle değil inşaat ve işletme prensiplerimizle de enerji sektöründe bulunan tüm yatırımcılara katkı sağlamayı hedefliyoruz. 2016 yılı ortasından sonra başladığımız inşaat faaliyetlerimizi 2019 yılı sonunda tamamlamayı ve santralimizi işletmeye almayı amaçlıyoruz. Toplamda 238 milyon dolarlık yatırım yapacağımız bu projede bölgede hem istihdam kaynağı hem de ülke ekonomisine katkı sağlayan bir işletme olmayı arzu ediyoruz. Bunun yanında bu projenin sağladığı faydalar arasında, Aras Nehri’nin regülasyonu sulamanın Iğdır ovası ve diğer ovalarda daha verimli hale getirilmesi ve suyun çok daha temiz olarak kullanımının sağlanması yer alıyor. Aynı zamanda feyezan dönemlerde suyu depolayarak kurak dönemde su kaynağından faydalanmalarını sağlıyoruz.
Muş projenizin ise 2020 yılı sonunda devreye alınacağını biliyoruz. O proje ile ne kadarlık bir elektrik üretimi gerçekleştireceksiniz?
Muş ilinde yer alan Alpaslan 2 projemiz, özel sektörde Türkiye’nin en büyük göl alanına sahip olmasıyla öne çıkıyor. Bu proje tamamlandığında toplam 280 MW kurulu güce sahip olacak. Alpaslan 2, gerek üretime geçen işletmelerimiz gerek inşaat aşamasında bulunan projelerimiz arasında en büyük kurulu güce ve yıllık enerji üretim potansiyeline sahip olma özelliğini taşıyor. Alpaslan 2 projesi sadece üretim kapasitesiyle değil, bulunduğu bölgede ekonomik gelişmeye olan katkısıyla da ülkemiz için çok önemli bir enerji yatırımı.
Alpaslan 2 Barajının tamamlanması ile birlikte Muş'un içme ve sulama suyu sorununun büyük ölçüde çözülmesini bekliyoruz. Ayrıca Muş ilçeleri, beldeleri ve köyleri için içme suyu temin edilebilecek. Bu bölgede tesisimizin devreye girmesiyle yaşanacak ekonomik gelişmelerle hem ilimiz hem de ülkemiz için katma değer oluşturacağız.
HES projelerinin çevreci olması ve insanların bu konuda bilgi sahibi olması için yürüttüğünüz çalışmalar var mı?
HES kurmayı planladığımız bölgelerde projelendirmeyi gerçekleştirirken özellikle koruma bölgelerinde yer almamalarına özenle dikkat ediyoruz. Bu bizim için önemli çünkü yatırımlarımızı gerçekleştirirken doğa ile uyumlu çalışmayı misyon ediniyoruz. Zaten devletimiz de bu konuda ilgili çevre mevzuatı ve yönetmelikler çerçevesinde gerekli tedbirleri alıyor ve Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nden alınan görüşler doğrultusunda hareket edilmesi yönünde yönlendiriyor. Biz de mevzuata uyum konusuna özellikle dikkat ederken bir yandan da uluslararası standartlarda Ekvator Prensipleri çerçevesinde çevresel ve sosyal etki değerlendirme raporları hazırlıyoruz. Bu doğrultuda yatırımlarımızda özellikle sit alanları, yer altı zenginlikleri, verimli tarım arazileri, endemik bitki ve hayvan türlerine hassasiyet göstermekte ve yönetim planlarımız doğrultusunda çalışmalarımızı gerçekleştirmekteyiz. Özellikle işletmede bulunan projeler arasında yer alan Reşadiye HES Türkiye ‘de ilk kez validasyon ve verifikasyon süreçlerini tamamlayarak Gold Standard sertifikasyonlarını almaya hak kazanan işletmelerimiz arasındadır.