Bulunduğu coğrafi konum dolayısıyla geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim şehrimiz Kars, siyasi sahada olduğu kadar eğitim alanında da ilkleri geçmişinde barındırmaktadır. Özellikle 17. Yüzyılda dahi bu şehirde mekteplerin varlığı eğitimin bu şehirde ne kadar köklü olduğunu kanıtlar niteliktedir. 19. Yüzyılda bu şehirde yaklaşık olarak 20'den medreseler yani yüksek eğitim kurumları bulunmaktaydı. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kars merkez ve kazalarındaki okulların listesi ve sayısı gitgide uzamıştır. Her ne kadar Rus işgali yüzünden her alanda olduğu gibi eğitim alanında da geri kalınsa da Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte önemli gelişmeler yaşanmıştır. Doğu illeri arasında okumaya en çok değer veren hatta bazı Doğu ve Güneydoğu illerine nazaran kız çocuklarının daha çok okula gönderildiği bir şehirdir Kars. Diğer yandan Kars eğitim tarihi aslında Kars'ın ekonomisi içinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Yani bir şehrin eğitim düzeyinin artması aynı zamanda şehrin ekonomisini de doğrudan etkilemektedir. Mesela Kars'ta 1920 yılında açılan Sanayi Mektebi mezunları Kars kültür ve ekonomisine katkı sağlamış kişilerdir. Kazım Karabekir Paşa'nın eğitime verdiği değer ve katkı yazmakla bitmez. Keşke bunları kâğıt üzerinde eğitim müfredatı, sınavdan geçme kaygısı yüzünden değil de gerçekten Kars'ın kalkınması için öğrenebilsek, öğretebilsek, aklımıza kazıyabilsek. İlerleyen yıllarda açılan Sanat okulları ve Halk evlerinin de Kars eğitim tarihine katkısı büyük. Asıl eğitimdeki en önemli gelişme tabi ki 1940 yılında Cılavuz Köy Enstitüsünün açılmasıydı. Bu okullarda eğitim gören öğrenciler pozitif bilimlerden ziraata, sağlıktan askerliğe hayatın her alanında elzem olan konular hakkında son derece sağlam bir eğitimden geçmekteydi. Tabi şunu da vurgulamak gerek köy enstitüleri sorasında açılan ilk Öğretmen Okullarından da biri Kars’taydı. Eğitim modernize olup gelişmeye doğru yöneldikçe yeni okullar açılmaya devam etti. Dönemin ilk enstitülerinden biri de Kars’ta açıldı. Orhan Şaik Gökyay’ın fikir babası olduğu Dede Korkut Eğitim Enstitüsü idi bu okul. Diğer yandan geçmişten günümüze önemli âlimlerin yetiştiği hatta Vatan Şairimiz Namık Kemal gibi çok önemli bir şahsiyetten, 20. Yüzyılın ikinci yarısına damgasını vurmuş George Gurdjieff’e kadar birçok ismin eğitim gördüğü bu kadim şehirde günümüzde eğitim seviyesi olarak nerede?
Nedense günümüzde Serhat şehrimizin eğitim seviyesi ve eğitime verilen önem düşüşte! Eğitimciler olarak nerede yanlış yapmaktayız? Batıdaki eğitim kurumlarındaki lise öğrenciler ile doğudaki öğrencilere ayrı müfredat mı uygulanıyor? Tabi ki hayır. Peki, öyleyse neden eğitimde derece haberleri ile adımızı duyuramıyoruz? İlla ki eğitimde, sanatta, sporda başarılı olup çok iyi yerlere gelen gururumuz olan öğrencilerimiz var. Ama madalyonun bir de diğer yüzünü görmek gerek. Kars son 5 yıldır en başarılı iller sıralamasında neden ilk 50 ‘ye bile giremiyor? Türk ve Dünya klasiklerinin adlarını bile edebiyat sınavından geçmek için ezberleyip unutan bir öğrenci profili ile karşı karşıyayız. Kendi şehir tarihini, kültürünü, coğrafi yapısını bilmeyen ya da sadece kitaplardaki kısa bilgilerden öğrenen bir nesil var karşımızda. Oysaki bu şehirde 1960'larda opera sergilenmekteydi. Böylesi köklü ve şanlı tarihe sahip bir şehrin gençlerinin çok daha iyi bir eğitim görmeye hakkı var. Ağaç yaş iken eğilir misali geç kalmadan çocuklarımızı, gençlerimizi gerçekten eğitmeliyiz. Sadece sabahları gelip o sıralarda zoraki oturup sınıf geçebilmek kaygısıyla kitapları algılamadan ezberleyen sınavı geçince de o bilgileri özümsemediği için unutan bir nesil ile karşı karşıyayız. Meslek gruplarını sevdirecek girişimlerin özellikle üniversite gezilerinin arttırılması gerektiğini düşünüyorum. Burada Kafkas Üniversitesi'ne çok iş düşmekte. Batıda uygulanan misafir öğrenci uygulamasının Kars'ta yapılması bu sayede lise çocuklarının üniversite ortamının ne kadar güzel ve önemli olduğunu idrak etmesi lazım. Yalnız bu gezilerin göstermelik birkaç saat içerisinde gerçekleştirilen kampüs gezisinden ziyade derslere izinle girilip konferanslara katılımın sağlanıp yapılan çalışmaların anlayabilecekleri düzeyde anlatılarak üniversite okumaya teşviki sağlanmasından bahsediyorum. Yani bilim dünyasıyla tanışmaları lazım.
Sadece öğrencilere yönelik değil aynı zamanda aileler için de halka açık çeşitli konularda eğitici programlar düzenlenmeli. Eğitim probleminin kaynağında elbette ki birçok sebep bulunmakla beraber çözümsüz değil. Biz eğitimcilere çok iş düşüyor. Naçizane fikrim ilk olarak aileleri bilinçlendirmek gerekir. Eğitimin sadece kırtasiye malzemelerini alıp, maddi manevi tüm isteklerini karşılayarak okula yollamakla sınırlı kalmadığını eğitimin evde, sokakta hayatımızın hemen her alanında olduğunu idrak etmelerini sağlamak şart. Günümüz eğitim sisteminde meslek liseleri gibi çeşitli lise grupları varlık gösterse de bilgi sadece kitaplardaki yazıdan ibaret! Bir Tarih öğretmeni olarak her zaman savunduğum bir husus var. Hayatta ne işle meşgul olursak olalım, eğitim düzeyimiz ne olursa olsun muhakkak tarih okumalıyız ve geçmişimizi bilmeliyiz. İşte eğer bunu başarabilirsek Kars Doğu'nun parlayan güneşi olmaya devam eder.