Ülkemiz dünyadaki depremlerin beşte birinin olduğu Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır. Yüzölçümün yüzde 92’si, nüfusun ise %95 i deprem tehlikesi altında bulunuyor. Deprem riskinin yüksekliği nedeniyle Türkiye’de her yıl ortalama bir tane yıkıcı deprem meydana gelmektedir.
Dünyayı dıştan kaplayan katı yerkabuğu parçalara bölünmüş, bu parçalar (plakalar, levhalar) yılda santimetreler ölçeğinde hareket halindedirler. Yaklaşan ve uzaklaşan bu parçaların hareketli sınırları deprem kuşaklarıdır. İşte bunlardan Arap ve Afrika plakalarının kuzey yönlü hareketiyle Anadolu’yu Avrasya’ya doğru itmesi ve özellikle Arap plakasının doğu Anadolu’yu sıkıştırması sonucunda Anadolu’nun gerilme rejimi altına girmesi ile değişik türde ve boyut da fay yada fay sistemleri meydana gelmiştir. Bu fayların Anadolu’daki;
Yerlerini, uzunluklarını, kaç büyüklüğünde deprem üreteceklerini biliyoruz.
Bu faylar üzerinde ve yakınındaki yerleşim merkezlerini de biliyoruz.
Peki neyi bilmiyoruz, yıllardır deprem üreten, can ve büyük ekonomik kayıplara yol açan bu faylarla nasıl beraber yaşayacağımızı bilmiyoruz.
Neden bilmiyoruz ve yanlışlarımız nedir.
1. Denetimsizlik. Yeterli olmayan yapı denetim sistemi. Yapı denetim bürolarının ücretini inşaatı yapan müteahhit ödüyor. Böyle bir sistemde denetim ne kadar ciddi yapılır. Depremlerde yıkılan ve ağır hasar gören binalarla ilgili ortada tam bir sorumlu yok. 1999 Gölcük depreminde o kadar can kaybı oldu. Bir Veli Göçer tutuklandı o da şu an dışarda. Hatay'ın Antakya ilçesinde 12 katlı ve 250 daireli Rönesans Rezidans sitesi(cennetden bir kare reklamı ile insanlara satıldı) depremle birlikte yerle bir oldu. Başka illerdeki yapı ve sitelerde benzer yıkımlar. İyi bir denetim sistemi olsaydı bu yıkımlar olmazdı. Bu kadar insan kaybetmezdik. Para kazanma hırsı insanlığımızı unutturdu. Bizde 350 000, Almanyada 3500 müteahhit var.
2. Doğal afetleri ciddiye almamışız. Örneğin; Depremler her anlamda ülkemize çok zarar vermiştir. 1900-1939 arası; 1914 Burdur depremi 4000, 1930 Hakkari Depremi 2514, 1939 Erzincan depremi 32 962 can kabı. Bayağı sarsılmışız. Sonrası 1942 Niksar-Erbaa depremi 3000, 1966 Varto depremi 2394, 1976 Çaldıran depremi 3840, 60 yıl hiçbir önlem yok. 1999 Gölcük depremi 17408 can kaybı. Yine çok sarsıldık. Yüzleri, binleri önemsemedik. On binler biraz düşündürdü. Ama yine önlem yok. Nihayet 2023 Kahramanmaraş Pazarcık-Elbistan depremleri 11 ilimiz değişik derecede etkilendi. 50 399 can kaybı. Tüm dünya bize acıdı.
3. Yanlış İmar afları. 1948 yılından sonra 15 defa imar affı çıkarılmış. Bunlardan 8 imar affı bu iktidar döneminde çıkarılmış. 2018 imar barışı ile Türkiye genelinde toplamda 3 152 000 konuta, son yıkıcın depremin etkilediği 11 ilde ise 294 000 konuta hiç bir kontrol yapılmadan oturma izin belgeleri verilmiştir. İmar afları öncesinde af kapsamına alınacak yapıların depreme dayanıklılığı test edilse, sağlam yapılara af, dayanıksız yapılar kapsam dışı tutulsaydı bu yıkımlar yaşanmazdı. Hatay da hizmet verecek hastane binası kalmamış. Bu yanlış İmar afları neden ve ne zaman yapılmışlardır. Seçimler öncesi oy için. Bütçeye gelir sağlamak için. Bu insanının yaşam hakkını hiçe sayan bir beceriksiz bir yönetim anlayışıdır.
4. İmalat sonrası denetimsizlik. Giriş kat kolonların kesilmesi, ilave katlar yapılması.
5. Deprem sonrasında AFAD yetersiz kalmıştır. Koordine olamamış ve zamanında müdahale edememiştir.
6. Yer şekli ve zemin özellikleri dikkate alınmadan kurulmuş olan sorunlu kentler, sağlıksız ve kaçak yapılaşma, altyapı ve üst yapı eksikleri.
7. Deprem sonrası toplanma alanlarının imara açılmsı
8. Eğitim ve öğretim proğramlarında deprem bilincini geliştirilmesine yönelik derslerin olmaması.
Ne yapmalıyız
Denetim, denetim, denetim. Bunun için;
Yetkili Afet Bakanlığı kurulmalı. Bazı ülkelerde olduğu gibi başta deprem olmak üzere afetler bilimsel yaklaşımlar ile ciddiye alınmalı ve zararları asgariye indirilmelidir.
Haritadalarda deprem üreten aktif faylar biliniyor.
Bu fayların yada parçalarının deprem üretmiş olanları ve deprem üretme riski taşıyanları belli.
Bu fayların üzerinde ve yakınında yer alan 1. derecede etkilenecek köy, ilçe ve iller belli.
O halde bugüne kadar almadığımız tedbirler nedeniyle yaşadığımız acıları bir daha yaşamamak için ne yapmalıyız. Bu kadar can kaybettik. Ateş düştüğü yakar. Nedir bunlar;
Bu yapı denetim sistemi kesinlikle değiştirilmeli. Yapı denetiminde planlama, tasarım, üretim ve denetim süreçlerinin yeniden düzenlenmesine ve meslek odalarının sürece daha etkin katılımını sağlayacak yeni bir tasarım, üretim ve denetim süreci modeline ihtiyaç vardır. Tek sorumlu yapı denetim kuruluşları ya da sigorta sistemi getirilmeli.
Ülke genelinde 1. Derece deprem riskli yerleşim merkezlerinde, yapı stokunun envanteri çıkarılmalıdır. Bu uzun zaman alacağı için öncelik deprem beklenen yerleşim merkezlerinde başlanmalı.
Hasar görmesi ve yıkılması muhtemel binalar belirlendikten sonra gerekli yasal alt yapı oluşturmalı, sahipleri ikna edilmeli ve en kısa zamanda gereği yapılmalıdır.
Beklenen Marmara depremi nedeniyle İstanbul başta olmak üzere Marmara çevresindeki yerleşim merkezlerinde zaman kaybetmeden yapı stoku envanteri çıkarılmalı ve gereği yapılmalıdır. 1999 Gölçük depreminden 24 yıl geçti.
Sorunları Ankara dan çözmek yerine illerde Üniversiteler başta olmak üzere kurumların sorumluluk alarak çözüm üretme sistemi gelmelidir.
Vatandaş da deprem bilincini geliştirmek için ilk, orta ve yüksek öğretim proğramları yeniden düzenlenmelidir. Japonya da olduğu gibi.
Türkiye sorunları önceliğinde deprem ciddiye alınmalı ve anayasal zorunluluk olan vatandaşının mal, can güvenliğini sağlanmalıdır. Popülist politikalar ve projelerden vazgeçilmelidir.
Bu işler dürüst ve liyakatlı siyasetçi ve devlet adamları ile olur. Kobe Belediye Başkan ve Yardımcısı gibi.