Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Hazreti Peygamber, Tevhid ve Vahdet” temalı Kutlu Doğum programında “Şehirlerinizi barikatlarla, çukurlarla parçalamak isteyenlere karşı, o çukurlar ve barikatlar karşısında ‘bizim yüreğimiz birdir’ diyerek, o çukurların, o barikatların önüne geçerek durdurun” çağrısında bulundu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın düzenlediği “Hazreti Peygamber, Tevhid ve Vahdet” temalı Kutlu Doğum programına katıldı. Programda konuşma yapan Davutoğlu, “Bugün İslam’ı DEAŞ’la aynı safta görmek isteyenler ya da bugün İslam’ı kadınları tahkir eden bir din gibi görmek isteyenler açsınlar tarihe baksınlar. Hiçbir dini gelenek içinde dahi Hazreti Hatice’ye, Hazreti Ayşe’ye duyulan saygı İslam’a kadar yoktur, olmamıştır. Açsınlar tarihe baksınlar ‘kadınların ruhları var mı’ diye. 19. Yüzyıla kadar Batı felsefesinde ‘kadınların ruhu var mı yok mu’ tartışması yapılır ve şeytanın nüfuz ettiği kadın vücudundan şeytanın çıkarılması için yakılma törenleri yapılırdı. Biz ise Peygamber Efendimize duyduğumuz muhabbeti onun annesine de duyan bir geleneğin parçasından geliyoruz. Onun eşlerine analarımız olan bakan, her birini bütün insanlığın annesi olarak gören bir muhabbetle onlara bağlıyız. Bizi Hazreti Hatice’ye Hazreti Ayşe’ye muhabbetle bakanlar anlar. Biz ondan öğrendik eşlerimize nasıl muamele edilmesi gerektiğini. Biz ondan öğrendik çocuklarımızın başlarını okşarken, aynı çağdaki yetimlerin de başlarının okşanması gerektiğini. Biz ondan öğrendik her bir kadının, her bir erkeğin, her bir insanın Allah huzurunda eşit olduğunu. Bizim aramıza DEAŞ zihniyeti de giremez, bizim aramıza bu muhabbeti yok etmek isteyen hiçbir tefrika da giremez. İşte buradadır farkımız, vahdet burada” diye konuştu.
“DİYARBAKIR’I BURSA’DAN, HAKKARİ’Yİ EDİRNE’DEN KOPARMAK İSTEYENLERE KARŞI BİRLİK OLALIM”
“Bu ateş çemberinin ülkemizin içini de yakmasını isteyen hainlerin, fitne odaklarının olduğu dönemde hepimizin sığınması gereken kavram tevhid ve vahdettir” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Gelin birlik olalım. Diyarbakır’ı Bursa’dan ayırmak isteyenlere, Hakkari’yi Edirne’den koparmak isteyenlere karşı birlik olalım. Gelin Diyarbakır’da Ulu Cami’de saf oluşturanlarla Bursa Ulu Cami’yi ayırmak isteyenlere karşı birlik olalım. Gelin birbirimize selam verirken ‘mezhebin nedir, senin geçmişin nedir’ diye sormadan birbirimizin gözünün içine sadece insan olduğumuz için muhabbetle bakalım. Düşüncesi, siyaseti ne olursa olsun insana saygı gösterelim. Selamımızı verirken de insanlara bakarken de sadece Aşk-ı Muhammedi ile bakalım. Önce ülkemizi, hatta ondan önce ailemizi bütünleştirelim, sonra mahallelerimizi birleştirelim. Bir seferinde çağrıda bulunmuştum, ‘herkes kendi mahallesinden çıksın’ diye. Son dönemde bu ülkeyi kutuplaştırmak isteyenler, bu ülkenin halkını dedeleri aynı safta savaşmış olanların torunlarını birbirinden ayırmak isteyenler, herkesin kendi mahallesine dönmesini arzu ediyor. Buradan 78 milyon vatandaşıma çağrıda bulunuyorum; herkes sığındığı mahallelerden çıksın ve birbiriyle tanışsın, birbiriyle selamlaşsın, ta ki görüş ayrılıklarımız, mezhep farklılıklarımız bizim ortak bir kaderi paylaştığımız inancımızı yok edemesin. Sonra şehirlerimizi birleştirelim. Halep parçalandı yüreğimiz parçalandı, Humus parçalandı yüreğimiz parçalandı, Şam parçalandı yüreğimiz parçalandı. Bütün şehirlerde yaşayan kardeşlerimize sesleniyorum; şehirlerinizi barikatlarla, çukurlarla parçalamak isteyenlere karşı, o çukurlar ve barikatlar karşısında ‘bizim yüreğimiz birdir’ diyerek, o çukurları, o barikatları önüne geçerek durdurun. Yürekleri parçalayanlara karşı, yürekleri birleştirenlerden olun. ‘Bizim şehirlerimizi o güzelim Bağdat’a çeviremeyeceksiniz’ diye haykırın. ‘Bizim şehirlerimizi Halep’e, Humus’a, Hama’ya çeviremeyeceksiniz’ diye haykırın. Gelin birlik olalım, şehirlerimizi koruyalım, gelin birlik olalım bu ülkeyi koruyalım.”
“BU ORDU MAZLUM MİLLETLERİN SON ORDUSUDUR”
Türkiye topraklarının, mazlum milletlerin son kalesi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Bu ülke artık sadece 78 milyon insanın olduğu bir ulus devlet değildir. İstiklal Harbi’ne doğru İstiklal orduları yürürken, Muhammed İkbal Lahor’da dualar ediyordu. Cezayir’de dualar ediliyordu, Hatmi Şerifler iniyordu ordunun zaferleri için. Çünkü herkes biliyordu ki; bu ordu mazlum milletlerin son ordusudur. O dualarla İstiklal Harbi kazanıldı, bu ülkenin tohumları o dualarla atıldı. Biz neticesi ne olursa olsun sonuna kadar mücadele ederiz, mazlum milletlerin son kalesinin düşmesine asla izin vermeyiz. Vahdetimiz budur, tevhidden anladığımız budur” şeklinde konuştu.
“HAYATINI O AZİZ TOPRAKLAR İÇİN KAYBEDEN AZERBAYCANLI KARDEŞLERİMİZE ALLAHTAN RAHMET DİLİYORUM”
“Buradan son günlerde hayatını o aziz topraklar için kaybeden Azerbaycanlı kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum, inşallah özgür olacakları günler yakındır diyorum” diyen Başbakan Davutoğlu, konuşmasını birlik çağrısı yaparak tamamladı. Türkiye’nin, mazlum milletlerin birliğini sağladıktan sonra, etrafına adalet vermek için gayret sarf edeceğini belirten Davutoğlu, “Bizim için vatan toprakları Edirne ile Hakkari’den, Artvin’le Muğla arasındaki topraklardan ibaret olabilir; ama Birinci Dünya Savaşı’nda Kut’ül Ammare’de bu al bayrak ve sancak-ı şerif için şehit olanlar arasında Türkler de vardı, Araplar da vardı, Kütler de vardı, Sünniler de Şiiler de vardı. Şimdi önce bu ülkeyi vahdetle buluşturacağız, şehirlerimizi birlikle buluşturacağız. ‘Gelin bir olalım’ diyeceğiz. Sonra da mazlum milletlerin birlik dergahı olan bu ülke, etrafına adalet vermek için gayret sarf edecek” ifadelerini kullandı.