Mehmet Akif Ersoy Kars’ta Anıldı
Kars’ta İstiklal Marşımızın TBMM’inde kabulünün 102. yılı nedeniyle, "İstiklal Marşımızın kabulü ve Mehmet Akif Ersoy" konulu anma töreni düzenlendi.
Tacettin DURMUŞ
Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü Salonunda gerçekleştirilen törende, Halit Paşa İlköğretim Okulu 1’inci sınıfının minik öğrencisi Zehra Ela Karakışlalı’nın İstiklal Marşı’nın ilk iki kıtasını gözyaşları akıtarak okuması sırasında, salonu dolduran protokol mensupları, öğrenci ve öğretmenler arasında duygu dolu anlar yaşattı.
Bu yıl "Akif’in yüzü Cumhuriyet’in 100’ü" temalı anma programında sırasıyla öğrenciler tarafından ‘Akif’in sözü Cumhuriyet’in 100'ü, Mehmet Akif” konulu biyografı gösterisi sunuldu. Ardından da liseler arası Safahat'tan ezbere şiir okuma yarışmasında birinci olan öğrenci şiirini okudu. Lise öğrencilerinin şiir okuması ile devam eden programda, “Akif’in sözü Cumhuriyetin 100'ü Mehmet Akif ve İstiklal Marşı’nın yazılması konulu tiyatro oyunu sahnelendi. Daha sonrada ortaokul öğrencileri arasında İstiklal Marşı okuma yarışmasında 1’inci olan ortaokul öğrencisi istiklal Marşı’nın on kıtasını okudu. Anma programında Anadolu İmam Hatip Lisesi Edebiyat Öğretmeni Ayşe Balkaya, ‘Mehmet Akif’in edebi yönü’ konulu sunum gerçekleştirdi. Programın sonunda ‘Akif’in sözü Cumhuriyet’in 100'ü, Mehmet Akif’ konulu şiir yarışmasında dereceye giren öğrencilere protokol mensupları tarafından ödülleri verildi.
BALKAYA, “MEHMET AKİF ERSOY, İSTİKAL MARŞINI YAZARAK MİLLETİMİZİN DEĞERLER MAZUMESİNDE ÖNEMLİ BİR YER EDİNMİŞTİR”
Anadolu İmam Hatip Lisesi Edebiyat Öğretmeni Ayşe Balkaya, ‘Mehmet Akif’in edebi yönü’ konulu sunumunda İstiklal Marşımının yazarı Mehmet Akif Ersoy’u anlattı.
Balkaya sunumunda Mehmet Akif Ersoy’un İstikal Marşı’nı yazarak milletimizin değerler mazumesinde önemli bir yer edindiğine dikkat çekerek, O’nu anlamanın Meşrutiyetten sonraki devrede Osmanlı’nın küllerinden Türkiye’yi kuracak olan bir nesli de anlamakla eşdeğer olduğunu söyledi.
Mehmet Akif’in, bu nesil adına konuşan, konuştuğu gibi yaşayan, yaşadığı gibi yazan, bu aziz topraklarda ebediyen varoluşumuzu dava edinmiş bir şair olduğunu da belirten Ayşe Balkaya Akif’in edebi yönünü şu şekilde anlattı:
“1873 yılında İstanbul'da doğan Mehmet Akif, bütün öğrenimini İstanbul'da tamamladı. İslamcılık düşüncesinin edebiyatımızdaki en önemli temsilcisi olan sanatçı, aynı zamanda İstiklal Marşı'nı yazdığı için "Milli Şair" ve "İstiklal Şairi" olarak da anılmaktadır.
Hayatta olduğu 1873 ve 1936 yılları arasını siyasi ve tarihi olarak ele aldığımızda meşrutiyet, milli mücadele ve cumhuriyet yıllarını yaşadığını ve toplumuna karşı duyarlı bir şair olarak bu dönemlerin milleti üzerindeki etkilerini manzumelerinde dönem dönem görebiliyoruz.
Akif'in şiirlerini 1915 öncesi ve sonrası olarak iki dönemde incelemek gerekir. 1915'ten önce yazmış olduğu şiirlerinde Akif'i büyük bir karamsarlık ve kızgınlık içinde görürüz. Bahis olarak kendisi asla karamsar değildir, ancak halkin, ordunun, sivil bürokrasinin ve Bab-ı Fetva dediği din kurumlarının bozulmuşluğu onu gelecek açısından karamsarlığa ittiği gibi geriliğin de amansız düşmanı yapar. Gericiliği ve cahilliği onun kadar şiddetle eleştiren bir başka şairimiz yok gibidir.
"Çünkü biz bilmiyoruz dini, evet bilseydik / Çare yok gösteremezdik bu kadar sersemlik/ Ya açar nazm-ı Celil'in bakarız yaprağına / Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına / İnmemiştir hele Kur'an, bunu hakkıyla bilin / Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için." Der. Fakat bu karamsarlık milli mücadele ile birlikte yerini umuda, azme bırakır.
Mehmet Akif'in Çanakkale'de direnişi gerçekleştiren askerlerin dilinden "Değil mi sinede birdir vuran yürek... Yılmaz! / Cihan yıkılsa, emin ol, bu cephe sarsılmaz!" dizeleri Doğu Cephesi komutanı Kazım Karabekir Paşanın kaleminde Şöyle şekillenir.
"Çelik gibi kollum,
Tunçtan ayaklım,
Türk hiç yılar mı
Türk yılmaz
Cihan yıkılsa Türk yıkılmaz."
Batı'nın geldiği medeniyet seviyesine ulaşmak ve İslam birliğini sağlamak onun en önemli amacıdır. Mehmet Akif'e göre medeniyetin gerçek kaynağı Müslüman Doğu'dur. Ona Üstünlüğünü kaybettiren ise asırlardır süren "cehalet, yozlaşma, sabırsızlık, tembellik ve kendine güvensizliktir.
Akif, her ne kadar siyasi bakımdan İslamcı olsa da duyguları bakımından "halkçı ve milliyetçi"dir. Sanatını sosyal hizmetin emrine verip "sosyal hizmet yanlısı" bir şair olarak karşımıza çıkar. Bu durumun en önemli sebebi onun edebiyat anlayışıdır. İslam toplumlarının geri kalmasını da İslam ülkelerindeki edebiyatların halka değil, aydınlara seslenmesine bağlar.
Sanatçının en önemli amacı, halk için halkın hayatını veren bir edebiyat yaratmaktır Bu durumun sonucu olarak içinde yaşadığı halkın bütün özelliklerini şiirlerinde aksettirmiştir. Bunu yaparken güçlü bir gözleme başvuran sanatçı ilhama değil şiirin çaba işi olduğuna inanı Bu yönüyle Türk şiirine gerçek realizm onun tarafından getirilmiştir, denilebilir Mehmed Âkif'in manzumelerinde de gerçeği anlatmaya gösterdiği özeni dile getirdiğini görebiliriz.
Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim
İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim.
Şudur Cihanda benim en beğendiğim meslek:
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.